3 Şubat 2012 Cuma

Pasif Kalma! Kan Ver, Hayat Kurtar!


ACİL KAN ARANMAKTADIR!


GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 19 - Ticarî ve ziraî kazançlarda yatırım indirimi istisnası





Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          19

Kapsam              

(5479 Sayılı Kanunun 2 inci maddesiyle 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmıştır. Yürürlük;08.04.2006) (1)

(1) 4842 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle başlığı ile birlikte yeniden düzenlenen madde Yürürlük; 24.04.2003) 1. Dar mükellefiyete tâbi olanlar dahil, ticarî veya ziraî kazançları bilanço esasına göre tespit edilen vergiye tâbi mükellefler (adi ortaklıklar, kollektif ve adi komandit şirketler ile kurumlar vergisi mükellefleri dahil) faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları veya imal ettikleri amortismana tâbi iktisadî kıymetlerin maliyet bedellerinin % 40'ını vergi matrahlarının tespitinde ilgili kazançlarından yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yaparlar.

Petrol Kanunu ve Maden Kanununa göre yürütülen arama ve sondaj faaliyetleri için yapılan ve aktifleştirilen harcamalar yatırım indirimi istisnası uygulamasından yararlanır.

2. (5024 Sayılı Kanunun 6'ncı maddesiyle değişen fıkra: Yürürlük;01.01.2004) Yatırım indirimi istisnası uygulamasına, istisnaya konu iktisadî kıymete ilişkin harcamaların yapıldığı yılda başlanır ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar devam olunur.

Yatırım harcamalarının yapıldığı yıla ilişkin vergi matrahının tespitinde, kazancın yetersiz olması nedeniyle dikkate alınamayan istisna tutarı, izleyen dönemlerde, bu dönemlerde Devlet İstatistik Enstitüsü Toptan Eşya Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen artış oranında artırılarak dikkate alınır.(*)

3. (5024 Sayılı Kanunun 6'ncı maddesiyle değişen fıkra: Yürürlük;01.01.2004) Enflasyon düzeltmesi uygulanan dönemlerde, yatırım indirimi istisnası tutarının hesaplanmasında amortismana tâbi iktisadî kıymetin aktife alındığı hesap dönemi sonundaki düzeltilmiş değeri esas alınır.

Ancak iktisadî kıymetin aktife alındığı hesap döneminden önceki hesap dönemlerinde gerçekleşen harcamalar, gerçekleştirildikleri dönem sonundaki düzeltilmiş değerleri ile dikkate alınır. İzleyen dönemlerde enflasyon düzeltmesi nedeniyle bu harcamalardan kaynaklanan farklar üzerinden yatırım indirimi istisnası hesaplanmaz.(**)

4. Aşağıda belirtilen iktisadî kıymetler ile ilgili olarak yatırım indirimi hesaplanmaz.

- Bedeli 5 milyar liradan (2004/8295 sayılı B.K.K. ile belirlenen tutar 10.000 YTL. Geçerlilik; 01.01.2005. Yürürlük; 29.12.2004)(***) az olan iktisadi kıymetler (iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz eden iktisadi kıymetler haddin aşılıp aşılmadığının tespitinde bir bütün olarak dikkate alınır.)

- Yurt içinde veya dışında daha önce kullanılmış olan iktisadî kıymetler (yüzer havuzlar ile oniki yaşından küçük gemiler hariç).

- (5228 Sayılı Kanunun 59/3-a maddesiyle değişen ibare. Yürürlük; 31.07.2004) Gayri maddî haklar ile ekonomik ömrü 5 yıldan daha kısa olan özel maliyet bedelleri (****)(yatırım indiriminden yararlanan iktisadî kıymetlerin kullanılabilmesi için gerekli olan bilgisayar programları hariç).

- Mal ve hizmet üretimi ile doğrudan ilgili olmayan; alet, edevat, mefruşat ve büro demirbaşları.

- Bedelsiz olarak iktisap edilen iktisadî kıymetler.

- Satın alma suretiyle iktisap edilen veya inşa edilen binalar (mal ve hizmet üretim yeri olarak kullanılmak üzere inşa edilenler hariç).

- Arazi veya arsalar.

- Binek otomobili ve benzeri kara taşıtları, yat, kotra, tekne ve benzeri motorlu deniz araçları ile uçak ve helikopter gibi hava taşıtları (işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olanlar hariç).

- Yurt dışındaki yatırımlarda kullanılmak üzere alınan iktisadî kıymetler.

5. Yatırım indirimi istisnasına konu iktisadî kıymetleri aktife alındıkları tarihten itibaren iki yıl içinde elden çıkaran mükellefler, bu iktisadî kıymetlerle ilgili olarak yatırım indirimi istisnası uygulama haklarını kaybederler. Bu durumda daha önce yararlanılan yatırım indirimi istisnası için herhangi bir işlem yapılmaz.

6. Mükellefler kayıtlarını, hesaplanan ve yararlanılan yatırım indirimi istisnası tutarlarının yıllar itibariyle takibini yapacak şekilde tutarlar.

7. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.(*****)

(*)(Değişmeden önceki şekli) 2.Yatırım indirimi istisnası tutarının hesaplanmasında amortismana tabi iktisadi kıymetin maliyet bedeli esas alınır.

(**)(Değişmeden önceki şekli) 3. Yatırım indirimi istisnası uygulamasına, istisnaya konu iktisadi kıymete ilişkin harcamaların yapıldığı yılda başlanır ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar devam olunur.Yatırım harcamalarının yapıldığı yıla ilişkin vergi matrahının tespitinde, kazancın yetersiz olması nedeniyle dikkate alınmayan istisna tutarı, izleyen yıllarda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak dikkate alınır.

(***) 2003/6578 sayılı B.K.K.ile 2004 yılı için 6.000.000.000.- lira.

(****)(Değişmeden önceki şekli) Gayri maddi haklar

(*****) (Değişmeden önceki şekli) Zirai kazançlarda istisna

Madde 19- (2361 sayılı Kanunun 13.maddesi ile kaldırılmıştır.)

GELİR VERGİSİ KANUNU / Mükerrer Madde 18 - PTT Acentalarında Kazanç İstisnası





Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          Mukerrer Madde 18

Kapsam              

(3418 sayılı Kanunun 23'üncü maddesiyle eklenen madde) PTT acentalığı faaliyetinden elde edilen kazançlar, gelir vergisinden müstesnadır. Bu kazanç istisnasının, bu kanunun 94' üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 18 - Serbest Meslek Kazançlarında



Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          18

Kapsam              

(3239 sayılı Kanunun 40. maddesi ile değişen madde) (4444 sayılı Kanunun 4'üncü maddesiyle değişen fıkra, Yürürlük; 1.1.2000) Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir Vergisinden müstesnadır.(*)

Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahildir.

Yukarıda yazılı kazançların arızî olarak elde edilmesi istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez.

Serbest meslek kazançları istisnasının, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.(**)

(*) Madde 18 _ (Değişmeden önceki şekli) (3239 sayılı Kanunun 40'ıncı maddesiyle değişen madde) Müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr ve mucitlerin ve bunların kanunî mirascılarının şiir, hikâye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hâsılat Gelir Vergisinden müstesnadır.

(**)4369 sayılı Kanunun Geçici 7'nci maddesine göre; 1.1.1999-31.12.2008 tarihleri arasında; Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesinde sayılan serbest meslek faaliyetlerinden elde edilen hasılatın aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin birinci ve ikinci gelir dilimleri toplamını aşan kısmı için 18 inci maddedeki istisna uygulanmaz.
Bu istisnanın Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Mükerrer Madde 17

Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          Mukerrer Madde 17

Kapsam              

(2361 sayılı Kanunun 11'inci maddesiyle kaldırılmıştır.)

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 17 - Göçmen ve Mülteci Muaflığı





Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          17

Kapsam              

(4369 sayılı Kanunun 82/3-b maddesiyle kaldırılmıştır. Yürürlük; 29.7.1998)(*)
Göçmen ve mülteci muaflığı:

(*) (Kaldırılmadan önceki şekli) (2361 sayılı Kanunun 10'uncu maddesiyle değişen madde) İskan Kanunu hükümlerine göre göçmen ve mülteci sayılanlarla yerleştirilenlerin, mezkur Kanunda kazanç vergisi muaflığı için konulan kayıt, şart ve sürelerle bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratların (3946 sayılı Kanunun 26'ncı maddesiyle belirlenen miktar Yürürlük : 30.12.1993 Geçerlilik; 31.12.1993) 2.800.000 lirası (200 G.T. 1997 yılı için 31.100.000) Gelir Vergisinden müstesnadır.

Bu istisnanın menkul sermaye iradı üzerinden alınacak verginin tevkif yolu ile kesilen kısmına şümulü yoktur.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 16 - Ücret İstisnası




Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          16

Kapsam              

Yabancı elçilik ve konsoloslukların 15'inci maddeye girmeyen memur ve hizmetlerinin yalnız bu işlerinden dolayı aldıkları ücretler karşılıklı olmak şartıyla Gelir Vergisi'nden istisna edilir.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 15 - Diplomat Muaflığı

Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          15

Kapsam              


Yabancı devletlerin Türkiye'de bulunan elçi, maslahatgüzar ve konsolosları (Fahri konsoloslar hariç)  ile elçilik ve konsolosluklara mensup olan ve o memleketin uyrukluğunda bulunan memurları, Türkiye'de  resmi bir göreve memur edilenler bu sıfatlarından dolayı ve karşılıklı olmak şartiyle Gelir Vergisi'nden muaftırlar.

Bu muaflığın menkul sermaye iradı üzerinden tevkif suretiyle alınan vergiye şümulü yoktur.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 14 - Muaflıktan Mükellefliğe, Mükelleflikten Muaflığa Geçiş



Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          14

Kapsam              

(4369 sayılı Kanunun 82/3-a maddesiyle kaldırılmıştır. Geçerlilik; 1.1.1998 Yürürlük: 29.7.1998)(*)

(*) (Kaldırılmadan önceki şekli) Madde 14 _ (2361 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle değişen fıkra) 12 veya 13'üncü maddelerde yazılı hadleri aşan çiftçiler bu durumun meydana geldiği takvim yılı başından itibaren küçük çiftçi muaflığını kaybederler.

Bu suretle mükellefiyete girenler muafiyet şartlarının kalktığı tarihten itibaren keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye ve mükellefiyetle ilgili ödevlerini Vergi Usul Kanunundaki esaslara göre yerine getirmeye mecburdurlar.

Mükellef durumunda iken muaflık şartlarını iktisap edenler müteakip vergilendirme dönemi başından itibaren küçük çiftçi muaflığından faydalanırlar.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 13 - Satış Tutarı Ölçüsü




Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          13

Kapsam              

(4369 sayılı Kanunun 82/3-a maddesiyle kaldırılmıştır. Geçerlilik; 1.1.1998 Yürürlük: 29.7.1998)(*)

(*) (Kaldırılmadan önceki şekli) Madde 13- (3380 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değişen fıkra) Küçük çiftçi muaflığından faydalanabilmek için ziraî mahsullerin bir takvim yılı içindeki satış bedelleri tutarının (3946 sayılı Kanunun 26'ncı maddesiyle belirlenen miktar Yürürlük : 30.12.1993 Geçerlilik; 31.12.1993) 60.000.000 lirayı (864.000.000) (X) geçmemesi şarttır.

Arazi üzerinde yapılmayan zirai faaliyetler ile kara ve su avcılığında ve 12'nci maddede işletme büyüklüğü ölçüsü gösterilmeyen ziraî faaliyetlerde muaflık, yalnız yıllık satış tutarı ölçüsüne göre tayin olunur.

(X) 864 Milyon liralık hat 1996 yılı yeniden değerleme oranına göre belirlenmiş ve 200 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile açıklanmıştır. Önceki hadler için 95/7593, 95/6300 ile 93/5146 Sayılı B.K.K.'na bakınız.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 12 - İşletme Büyüklüğü Ölçüsü





Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          12

Kapsam              

(4369 sayılı Kanunun 82/3-a maddesiyle kaldırılmıştır. Geçerlilik; 1.1.1998 Yürürlük: 29.7.1998)(*)

İşletme büyüklüğü ölçüsü:

(*) Madde 12 _ (Kaldırılmadan önceki şekli) (2454 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değişen madde) Küçük çiftçi muaflığını tayin bakımından bir takvim yılı içinde nazara alınacak işletme büyüklüğü ölçüleri şunlardır:

(87/11986 sayılı B.K.K. ile belirlenen ölçüler parantez içinde siyah ile yazılmıştır.)

1'inci grup: Hububat ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 310 (610) dönüm;

2'nci grup: Bakliyat, afyon, susam, keten, kendir ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 140 (210) dönüm;

3'üncü grup: Ayçiçeği ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 130 (500) dönüm;

4'üncü grup: Pamuk ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 50 (200) dönüm;

5'inci grup: Çeltik ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 40 (115) dönüm;

6'ncı grup: Pancar ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 50 (150) dönüm;

7'nci grup: Patates, soğan, sarmısak ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 40 (125) dönüm;

8'inci grup: Çay ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 20 (20) dönüm (Mahsul verebilecek hale gelmeyenler hariç);

9'uncu grup: Tütün ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 50 (200) dönüm;

10'uncu grup: Sebze ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 40 (150) dönüm;

11'inci grup: Sera ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 1,5 (5) dönüm;

12'nci grup: Kavun ve karpuz ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 50 (135) dönüm;

13'üncü grup: Meyve verebilecek hale gelmiş fındık ziraatinde ekili arazinin yözülçümü toplamı 60 (220) dönüm;

14'üncü grup: Meyve verebilecek hale gelmiş bağ ve incir ziraatinde ekili arazinin yözülçümü toplamı 80 (170) dönüm;

15'inci grup: Meyve verebilecek hale gelmiş antep fıstığında 750 (750) ağaç;

16'ncı grup: Meyve verebilecek hale gelmiş zeytinliklerde 1200 (1200) ağaç;

17'nci grup: Meyve verebilecek hale gelmiş narenciyede 475 (475) ağaç;

18'inci grup: Meyve verebilecek hale gelmiş elmada 700 (700) ağaç;

19'uncu grup: Muz ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 3 (3) dönüm;

20'nci grup: Meyve verebilecek hale gelmiş kaysıda 750 (750) ağaç;

21'inci grup: Meyve verebilecek hale gelmiş armut, kiraz, vişne, şeftalide 700 (700) ağaç;

22'nci grup: Diğer meyve ve ürün ziraatinde ekili arazinin yüzölçümü toplamı 50 (50) dönüm (Meyve ve ürün verebilecek hale gelmeyenler ile palamut hariç);

23'üncü grup: Büyükbaş hayvan sayısı 50 (80) adet (İş hayvanları ile iki yaşından küçük, büyükbaş hayvanlar hariç);

24'üncü grup: Küçükbaş hayvan sayısı 250 (315) adet (Bir yaşından küçük, küçükbaş hayvanlar ile kümes hayvanları hariç);

Bakanlar Kurulu, Zirai Kazançlar Merkez Komisyonunun teklifi üzerine, bu ölçüleri gerekli gördüğü bölgeler için bir yıl uygulanmış olmak kaydıyla arazi ve ürün türlerine göre (3393 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle değişen miktar) on katın aşmamak üzere artırmak veya azaltmak suretiyle yeniden tespite yetkilidir. Bu şekilde tespit olunan ölçüler, Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren yürürlüğe girer.

Yukarıda yazılı ziraat gruplarının birkaç tanesinin içine giren zirai faaliyetlerin bir arada yapılması halinde, en fazla iki gruba ait işletme büyüklükleri, bu gruplar için tespit olunan hadlerin yarısını aşmadığı takdirde muaflık devam eder.

Yukarıda zikredilen, meyveli meyvesiz ağaçlarda meyve ve ürün verebilecek hale gelme durumu başlangıcı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken tespit olunur.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 11 - Küçük Çiftçi Muaflığının Hududu



Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          11

Kapsam              

(4369 sayılı Kanunun 82/3-a maddesiyle kaldırılmıştır. Geçerlilik; 1.1.1998 Yürürlük: 29.7.1998) (*)

Küçük çiftçi muaflığının hududu:

(*) Madde 11 _ (Kaldırılmadan önceki şekli) (202 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle değişen madde) Küçük çiftçi muaflığı zirai kazançlara münhasırdır. Bu muaflıktan faydalananlar, diğer kazanç ve iratları üzerinden bu kanun hükümleri gereğince vergiye tabi tutulurlar.

(2454 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle değişen fıkra) Ticari veya mesleki kazançları dolayısiyle gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlardan zirai faaliyette bulunanlar ile bir biçerdövere veya benzeri mahiyetteki bir motorlu araca veya birden fazla traktöre sahip olan çiftçiler küçük çiftçi muaflığından faydalanamazlar.

(2361 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle eklenen fıkra) Küçük çiftçi muaflığının, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 10 - Küçük Çiftçi Muaflığı



Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          10

Kapsam        
      
(4369 sayılı Kanunun 82/3-a maddesiyle kaldırılmıştır. Geçerlilik; 1.1.1998 Yürürlük: 29.7.1998)(*)

Küçük çiftçi muaflığı:

(*) Madde 10 _ (Kaldırılmadan önceki şekli) Küçük çiftçi Gelir Vergisinden muaftır.
Çiftçilerin bu vergi karşısında küçük çiftçi olup olmadıkları 12 nci ve 13 üncü maddelerde yazılı işletme büyüklüğüne ve yıllık satış tutarı esaslarına göre tayin olunur. Bu şartlardan herhangi birini haiz bulunmayanlar küçük çiftçi muaflığından faydalanamazlar.

(202 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişen fıkra, Fıkra 6 paragraftan oluşmaktadır.) Aile reisi beyanına tabi zirai gelirlerde işletme büyüklüğü ve yıllık satış tutarları; aile reisi, eş ve küçük çocuklar için toplu olarak nazara alınır.

Ortaklıklarda küçük çiftçi muaflığı, ortaklığın işletme büyüklüğü ve yıllık satış tutarı ölçülerine göre tayin edilir. Ortaklığın birden fazla işletmeye taalluk etmesi veya işletmelerin ayrı ayrı mahallerde bulunması durumu değiştirmez.

52 nci maddede yazılı tek işletmelerde işletme birden fazla ortaklıklara ait olsa bile muaflık ölçüleri bu ortaklıklara ait işletme büyüklüğü ve yıllık satış tutarları toplanmak suretiyle nazara alınır.

Her biri 12 ve 13 üncü maddelerde yazılı ölçülerin altında kalan birden fazla zirai işletmede ayrı ayrı şahıslarla ortaklığı bulunanların işletme büyüklüğü ve satış ölçülerinin tespitinde ortaklık payları toplamı nazara alınır.

Gerek şahsi işletmesi gerek dahil bulunduğu ortaklıklar müstakilen muaflıktan faydalandığı halde, kendisine ait işletmenin ve ortaklıklardaki paylarının toplamı muaflık ölçülerini aşan çiftçiler muaflıktan faydalanamazlar. Payları toplamı muaflık ölçülerini aşmıyan diğer ortakların muaflıkları devam eder.

(2454 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle değişen şekli) Yarıcılık ortaklık sayılır.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 9 - Vergiden Muaf Esnaf



Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU
Madde No          9
Kapsam              


(4369 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 1.1.1999) Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.(1)

1. Motorlu nakil vasıtaları kullanmamak şartı ile gezici olarak veya bir iş yeri açmaksızın perakende ticaret ile iştigal edenler (4369 sayılı Kanunun 26 ncı maddesiyle değişen parantez içi hüküm Yürürlük; 1.1.1999) (Giyim eşyalarıyla zati ve süs eşyaları, değeri yüksek olan ev eşyaları ile pazar takibi suretiyle gıda, bakkaliye ve temizlik maddelerini ve sabit iş yerlerinin önünde sergi açmak suretiyle o iş yerlerinde satışı yapılan aynı neviden malları satanlar hariç );(2)

2. Bir iş yeri açmaksızın gezici olarak ve doğrudan doğruya müstehlike iş yapan hallaç, kalaycı, lehimci, musluk tamircisi, çilingir, ayakkabı tamircisi, kundura boyacısı, berber, nalbant, fotoğrafçı, odun ve kömür kırıcısı, çamaşır yıkayıcısı ve hamallar gibi küçük sanat erbabı;

3. Köylerde gezici olarak her türlü sanat işleri ile uğraşanlar ile aynı yerlerde aynı işleri bir iş yeri açmak suretiyle yapanlardan 47'nci maddede yazılı şartları haiz bulunanlar (51'inci madde şümulüne girenler bu muafiyetten faydalanamazlar);

4. Nehir, göl ve denizlerde ve su geçitlerinde toplamı 50 rüsum tonilatoya (50 rüsum tonilato dahil) kadar makinesiz veya motorsuz nakil vasıtaları işletenler; hayvanla veya bir adet hayvan arabası ile nakliyecilik yapanlar (Bu bentte yazılı ölçüler, birlikte yaşayan eşlerle velayet altındaki çocuklar hakkında veya ortaklık halindeki işletmelerde, bu kimselerin veya ortaklığın işlettiği vasıtalar toplu olarak nazara alınmak suretiyle tespit edilir);

5. Ziraat işlerinde kullandıkları hayvan, hayvan arabası, motor, traktör gibi vasıtalar veya sandallarla nakliyeciliği mutat hale getirmeksizin ara sıra ücret karşılığında eşya ve insan taşıyan çiftçiler;

6. (5615 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen bent Yürürlük; 04.04.2007) Evlerde kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.(3)

7. (5766 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle eklenen bent, Yürürlük: 01.07.2008)Ticari işletmelere ait atıkları mutat olarak veya belli aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere, bir işyeri açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar işleyenlere satanlar;

8. (5766 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle değişen bent, Yürürlük: 01.07.2008)Yukarıdaki 1-7 numaralı bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri, Danıştay'ın muvafık mütalaası üzerine, Maliye Bakanlığınca kabul ve ilan olunan ticaret ve sanat işleri ile iştigal edenler. (4)

(4369 sayılı Kanunun 26'ncı maddesiyle fıkra yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük; 1.1.1999)(5)

(5615 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 04.04.2007)Ticarî, ziraî veya meslekî kazancı dolayısı ile gerçek usûlde Gelir Vergisine tâbi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar. (6)

(4444 sayılı Kanunun 14/A maddesiyle kaldırılmıştır Yürürlük; 14.8.1999)(7)

(4369 sayılı Kanunun 26'ncı maddesiyle eklenen fıkra Yürürlük; 1.1.1999) Esnaf muaflığından faydalananlar faaliyetleri ile ilgili olarak satın aldıkları mallara ve giderlerine ilişkin, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden aldıkları belgeleri saklamak zorundadırlar. (4444 sayılı Kanunun 14/A maddesiyle kaldırılmıştır Yürürlük; 14.8.1999)(8)

(4369 sayılı Kanunun 26'ncı maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 1.1.1999) Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak; milli piyango bileti satanlar ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilerin mallarını iş akdi ile bağlı olmaksızın bunlar adına kapı kapı dolaşmak suretiyle tüketiciye satanlar yukarıdaki şartlarla sınırlı olmaksızın gelir vergisinden muaftır.(9)

(3946 sayılı Kanunun 6'ncı maddesiyle eklenen fıkra Yürürlük; 1.1.1994) Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.





(1) Madde 9 _ (Değişmeden önceki şekli)(2361 sayılı Kanunun 4'üncü maddesiyle değişen madde) Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışan ve yıllık alış, satış veya hasılat tutarları 48'inci maddede yazılı hadlerin yarısını aşmayanlar Gelir Vergisinden muaftır.

(2) (Parantez içi hükmün değişmeden önceki şekli) (halı, kilim, battaniye, mensucat, trikotaj, saat, kıymetli maden ve madeni eşyalar gibi değeri yüksek olan maddeleri perakende olarak satanlarla, giyilecek eşya, gıda ve her türlü bakkaliye maddelerinin pazar takibi suretiyle satışını mutat meslek haline getirenler hariç);

(3)(5615 Sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişmeden önceki şekli) 6. Hariçten işçi almamak, muharrik kuvvet kullanmamak kayıt ve şartı ile oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamülleri, örgü, dantel, her nevi nakış işlerini ve her nevi turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, ip ve urganları dükkân açmaksızın satanlardan 47'nci maddenin 1 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı şartları haiz bulunanlar;

(4)(5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) 8. Yukarıdaki 1-7 numaralı bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri, Danıştay'ın muvafık mütalaası üzerine, Maliye Bakanlığınca kabul ve ilan olunan ticaret ve sanat işleri ile iştigal edenler.

(5) (Kaldırılmadan önceki şekli) Yukarıda 1-7 numaralı bentlerde sözü edilen işleri yapanlardan 48'inci maddede yazılı hadlerin (alış, satış tutarları ve hasılat hadleri) iki katını aşanlar gerçek usulde vergilendirilirler.

(6)(5615 Sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişmeden önceki şekli)Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar.

(7) (Kaldırılmadan önceki şekli) 4369 sayılı Kanunun 26'ncı maddesiyle eklenen fıkra Yürürlük; 1.1.1999) Esnaf muaflığı şartlarını topluca taşıyanlar bu muaflıktan yararlanabilmek için ilgili esnaf odasına kayıt olmak ve durumlarını tevsik etmek suretiyle belediyeden "Esnaf Muaflığı Belgesi" almak zorundadırlar. Belediyelerce esnaf muaflığı belgesi bir takvim yılı için verilir. Esnaf muaflığı belgesinin şekil ve muhtevasını tayin ve tespite ve uygulamaya ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

(8) (Kaldırılmadan önceki şekli) Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yoklamaya yetkililer veya yoklamaya yetkililerle birlikte belediye zabıtalarınca müştereken yapılan denetimlerde, vergiden muaf esnafın bir takvim yılı içinde bir defa mal alış ve giderlerine ilişkin belgeleri yanında bulundurmadığının veya bulundurduğu belgenin satışını yaptığı mal ve hizmetle ilişkisinin olmadığının tespiti halinde, "Esnaf Muaflığı Belgesi" iptal edilir. Belgesi iptal edilenlerden muaflık şartlarını taşıyanlar, aynı faaliyete devam etmek istemeleri halinde yeniden belge almak zorundadırlar.

(9) (Değişmeden önceki şekli) (3946 sayılı Kanunun 6'ncı maddesiyle değişen fıkra Yürürlük; 1.1.1994) Bir işyeri açmaksızın münhasıran gezici olarak millî piyango bileti satanlar, yukardaki şartlarla sınırlı olmaksızın gelir vergisinden muaftır.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 8 - İşyeri ve Daimi Temsilci



Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          8

Kapsam              

7'nci maddenin 1 numaralı bendinde yazılı iş yeri, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tayin olunur.

Aynı maddede yazılı daimi temsilci, bir hizmet veya vekalet akdi ile temsil edilene bağlı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayrimuayyen bir müddetle veya müteaddit ticari muameleler ifasına yetkili bulunan kimsedir.

Aşağıda yazılı kimseler, başkaca şartlar aranmaksızın temsil edilenin daimi temsilcisi sayılırlar.

1. Ticari mümessiller, tüccar vekilleri ve memurları ile Ticaret Kanunu'nun hükümlerine göre acenta durumunda bulunanlar;

2. (202 sayılı Kanunun 4'üncü maddesiyle değişen bent) Temsil edilene ait reklam giderleri hariç olmak üzere, giderleri devamlı olarak kısmen veya tamamen temsil edilen tarafından ödenenler;

3. Mağaza veya depolarında temsil edilen hesabına konsinyasyon suretiyle satmak üzere devamlı olarak mal bulunduranlar.

Bir kimsenin birkaç kişiyi aynı zamanda temsil etmesi, daimi temsilcilik vasfını değiştirmez.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 7 - Kazanç Veya İradın Türkiye'de Elde Edilmesi



Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU
Madde No          7
Kapsam              
(1137 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle değişen bent) Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye'de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunur:
1. (2574 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle değişen bent) Ticari kazançlarda; kazanç sahibinin Türkiye'de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyle sağlanması (Bu şartları haiz olsalar dahi) iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlardan, ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderenlerin bu işlerden doğan kazançları Türkiye'de elde edilmiş sayılmaz.

Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının veya her ikisinin Türkiye'de olması veya satış aktinin Türkiye'de yapılmış olmasıdır. İş merkezinden maksat ise, iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkezdir.

2. Zirai kazançlarda: Zirai faaliyetlerin Türkiye'de icra edilmesi;

3. Ücretlerde:

a) Hizmetin Türkiye'de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye'de değerlendirilmesi;

b) (2361 sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle değişen fıkra) Türkiye'de kain müesseselerin idare meclisi başkan ve üyelerine, denetçilerine tasfiye memurlarına ait huzur hakkı, aidat, ikramiye ve benzerlerinin Türkiye'de değerlendirilmesi;

4. Serbest meslek kazançlarında: Serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi;

5. Gayrimenkul sermaye iratlarında: Gayrimenkulün Türkiye'de bulunması ve bu mahiyetteki mal ve hakların Türkiye'de kullanılması veya Türkiye'de değerlendirilmesi;

6. Menkul sermaye iratlarında: Sermayenin Türkiye'de yatırılmış olması;

7. (4369 sayılı Kanunun 81/C-1 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 1.1.1999) Diğer kazanç ve iratlarda:(*)

Bu kazanç veya iratları doğuran işin veya muamelenin Türkiye'de ifa edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi;

Bu maddenin 3'üncü, 4'üncü, 5'inci ve 7'inci bentlerinde sözü edilen değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.
(*) (Değişmeden önceki ibare) Sair kazanç ve iratlarda:

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 6 - Mükellefler ve Mevzu


Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          6

Kapsam              

(2361 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen madde) Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 5 - Yerleşme Sayılmayan Haller




Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU
Madde No          5
Kapsam              
Aşağıda yazılı yabancılar memlekette altı aydan fazla kalsalar dahi, Türkiye'de yerleşmiş sayılmazlar:
1. Belli ve geçici görev veya iş için Türkiye'ye gelen iş, ilim ve fen adamları, uzmanlar, memurlar, basın ve yayın muhabirleri ve durumları bunlara benzeyen diğer kimselerle tahsil veya tedavi veya istirahat veya seyahat maksadıyla gelenler;

2. Tutukluluk, hükümlülük veya hastalık gibi elde olmayan sebeplerle Türkiye'de alıkonulmuş veya kalmış olanlar.

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 4 - Türkiye'de Yerleşme

Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU

Madde No          4

Kapsam              

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır:

1. İkametgahı Türkiye'de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19'uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);

2. (202 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen bent) Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.)

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 3 - Mükellefler

Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU
Madde No          3
Kapsam              

Aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler:

1. Türkiye'de yerleşmiş olanlar;

2. (202 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle değişen bent) Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısiyle yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısiyle Gelir Vergisi'ne veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 2 - Gelirin Unsurları

Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU
Madde No          2
Kapsam          
    
(4783 sayılı Kanunun 2 inci maddesiyle değişen madde Yürürlük; 01.01.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 09.01.2003)Gelire giren kazanç ve iratlar şunlardır :

1. Ticarî kazançlar,

2. Ziraî kazançlar,

3. Ücretler,

4. Serbest meslek kazançları,

5. Gayrimenkul sermaye iratları,

6. Menkul sermaye iratları,

7. Diğer kazanç ve iratlar.

Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tespitinde gerçek ve safi miktarları ile nazara alınır.(*)

(*)(4783 Sayılı Kanunun 2 inci maddesiyle değişmeden önceki şekli):

(4369 sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle değişen madde Yürürlük; 1.1.1999) Gelire giren kazanç ve iratlar şunlardır:

1. Ticari kazançlar;
2. Zirai kazançlar;
3. Ücretler;
4. Serbest meslek kazançları;
5. Gayrimenkul sermaye iratları;
6. Menkul sermaye iratları;
7. Kaynağı ne olursa olsun diğer her türlü kazanç ve iratlar.

Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tespitinde gerçek ve safi miktarları ile nazara alınır.(**)

(**) (Değişmeden önceki şekli) Gelirin unsurları:

Madde 2 _ Gelire giren kazanç ve iratlar şunlardır:

1. Ticari kazançlar;
2. Zirai kazançlar;
3. Ücretler;
4. Serbest meslek kazançları;
5. Gayrimenkul sermaye iratları;
6. Menkul sermaye iratları;
7. Sair kazanç ve iratlar;

Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tesbitinde gerçek ve safi miktarları ile nazara alınır.

(2454 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle fıkra kaldırılmıştır).

GELİR VERGİSİ KANUNU / Madde 1 - Mevzu

Kanun Ad            GELİR VERGİSİ KANUNU
Madde No          1
Kapsam              
(4783 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişen madde Yürürlük; 01.01.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 09.01.2003)Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.(*)

(*) (4783 Sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişmeden önceki şekli)

(4369 sayılı Kanunun 24 üncü maddesiyle değişen madde Yürürlük; 1.1.1999) Gerçek kişilerin gelirleri, gelir vergisine tabidir.
Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği, tasarruf veya harcamasına kaynak teşkil eden her türlü kazanç ve iratların safi tutarıdır.(**)
(Bkz. Geçici 56 ncı madde).

(**) (Değişmeden önceki şekli) Mevzu:

Madde 1 _ Gerçek kişilerin gelirleri (Gelir Vergisi)ne tabidir. Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.

INTEREST

Interest is the price paid to lenders for the use of their money. Interest is figured as a percentage of the amount of money borrowed. For example, a borrower who is charged 12 percent interest would pay $12 a year in interest for every $100 of the loan. Interest is based on the idea that lenders are entitled to a return on their investment. This pays them for giving up their right to use the money for a period of time or to make a profit in other ways.
Interest plays an essential part in commerce. Businesses, governments, and consumers borrow and lend money, and thus they pay and receive interest. Businesses borrow money to buy new machinery or to build new factories. They also raise money by selling bonds to the public. Investors who purchase the bonds are paid interest by the businesses that sold them. Businesses pay interest with higher earnings made possible by the borrowed money. At times, one business invests in another and receives interest on its loan. Governments borrow to make up the difference between the money they spend and the funds they collect in taxes. A government receives interest on money it lends, such as on loans to people who want to establish a business. Consumers pay interest if they borrow to buy a home or an automobile. When people deposit money in a savings account, they are lending funds to a bank or a savings and loan association. Therefore, they receive interest.
People or businesses who lend money have incomes greater than their expenditures, so they let others use their money. Instead of hoarding their surplus funds, lenders use it to earn more money through interest.
Borrowers pay interest so they can make purchases that they could not afford if they had to pay immediately. Suppose that a family wishes to buy a house but has not saved enough to pay the entire cost at once. Instead of waiting until the total amount has been saved, the family can take out a mortgage from a bank or another lending institution. The family can then live in the house while repaying the loan in monthly installments. When consumers buy goods or services on credit, they actually are borrowing money by promising to pay by a future date. If the purchase is made on a revolving charge account, the consumer pays in monthly installments and is charged interest on the unpaid balance on the account.
Wise consumers learn about the interest rates they agree to pay. A few merchants may try to make a profit by selling items at low prices but charging a high rate of interest on credit payments. In some cases, consumers pay a higher interest rate for credit from a store than they would for a loan from a bank.

INFLATION

Inflation is a continual increase in prices throughout a nation’s economy. The rate of inflation is determined by changes in the price level, an average of all prices. If some prices rise and others fall, the price level may not change. Therefore, inflation occurs only if most major prices go up.
Inflation reduces the value–also called the purchasing power–of money. During an inflationary period, a certain amount of money buys less than before. For example, a worker may get a salary increase of 10 percent. If prices remain stable, the worker can buy 10 percent more goods and services. But if prices also increase 10 percent, the worker’s purchasing power has not changed. If prices rise more than 10 percent, the worker cannot buy as much as he or she previously could.
Inflation has many causes. It may result if consumers demand more goods and services than businesses can produce. Inflation may also occur if employers grant wage increases that exceed gains in productivity. The employers pass most or all of the cost of the wage increase along to consumers by charging higher prices. A government can try to control inflation by increasing taxes, raising interest rates, decreasing the money supply, reducing government spending, and setting limits on wages and prices. But the government’s task is difficult, chiefly because it may trigger a recession when it attempts to reduce inflation.
The opposite of inflation is deflation, a decrease in prices throughout a nation’s economy. Deflation tends to occur during periods of economic depression but may also happen at other times. For a discussion of the economic conditions sometimes associated with deflation.
Kinds of inflation
Mild inflation occurs when the price level increases from 2 to 4 percent a year. If businesses can pass the increases along to consumers, the economy thrives. Jobs are plentiful, and unemployment falls. If wages rise faster than prices, workers have greater purchasing power. But mild inflation usually lasts only a short time. Employers seek larger profits during periods of economic growth, and unions seek higher wages. As a result, prices rise even further–and inflation increases.
Moderate inflation results when the annual rate of inflation ranges from 5 to 9 percent. During a period of moderate inflation, prices increase more quickly than wages, and so purchasing power declines. Most people purchase more at such times because they would rather have goods and services than money that is declining in value. This increased demand for goods and services causes prices to rise even further.
Severe inflation occurs when the annual rate of inflation is 10 percent or higher. This type of inflation is also called double-digit inflation. During a period of severe inflation, prices rise much faster than wages, and so purchasing power decreases rapidly.
When inflation is severe, debtors benefit at the expense of lenders. If prices increase during the period of a loan, the debtor repays the debt with dollars less valuable than those that were borrowed. In terms of purchasing power, the lender does not get back as much money as was lent.

CAPITALISM

Capitalism is an economic model that calls for control of the economy by individual households and privately owned businesses. It is one of two main economic models. The other is central planning, which calls for government control of the economy.
No purely capitalist or completely centrally planned economy has ever existed. The economic systems of all nations use some government control and some private choice. But economies that rely mostly on private decisions are usually described as capitalist. Such economies include those of the United States and Canada. The former Soviet Union and many nations of Eastern Europe once relied heavily on central planning. Such economies are sometimes called socialist or Communist. Many other nations rely less on capitalism than the United States does but more than the Soviet Union did.
How capitalism differs from central planning
In basically capitalist systems, private decision-makers determine how resources will be used, what mix of goods and services will be produced, and how goods and services will be distributed among the members of society. Capitalism is frequently known as free enterprise or modified free enterprise because it permits people to engage in economic activities largely free from government control. Other names sometimes applied to basically capitalist systems are free market systems, laissez faire systems, and entrepreneurial systems. In systems based on central planning, the government makes most major economic decisions. Government planners tell managers what to produce, whom to sell it to, and what price to charge. Centrally planned economies are often called command economies.
The root of the word capitalism is capital. Capital has several meanings in economics and business. In business, it refers to the money needed to hire workers, buy materials, and pay bills. In economics, capital includes buildings, equipment, machinery, roads, and other assets used to produce things. In basically capitalist systems, most land, factories, and other capital is privately owned. In systems based on central planning, the government owns most of the capital used in production.
Capitalism in its ideal form
The Scottish economist Adam Smith, in a landmark book called The Wealth of Nations (1776), laid out the basic argument for capitalism. Smith maintained that a government should not interfere with a nation’s economy but instead should let individuals act as “free agents” who pursue their own self-interest. Such free agents, he argued, would naturally act in ways that would bring about the greatest good for society “as if guided by an invisible hand.”
Private choices. An example of how an ideal capitalist economy would work is an arrangement called perfect competition, also known as pure competition. In perfect competition, privately owned businesses, driven by a desire for profits, decide what goods or services to produce, how much to produce, and what methods to employ in production. These choices determine how much labor and capital a business will need. In other words, private firms “supply” goods and services and “demand” labor and capital.

SUPPLY AND DEMAND

Supply and demand are economic forces that determine the amount of a product that is produced and its price. The supply of a product is the amount of it that businesses are willing and able to offer for sale at alternative prices. Generally, the higher the price is, the greater the amount supplied will be. Similarly, the demand for a product is the amount of it that users can and would like to buy at alternative prices. Demand also depends on the price, but in the opposite way. Usually, the quantity demanded is lower at high prices than at low ones. Because the amount that producers actually sell must be the same as the amount that users actually buy, the only price at which everyone can be satisfied is the one for which supply equals demand. This is called the equilibrium price.
The supply and demand diagram with the Supply and demand article in the print version of The World Book Encyclopedia shows how these economic forces operate. Using the market for onions as an example, the supply curve SS’ shows the number of pounds produced each month at every possible market price. Higher prices encourage farmers to produce more onions, and low prices discourage production. Consumers’ reactions are shown by the demand curve DD’, which shows how many pounds of onions customers want to buy each month at every possible price. At low prices, they want many onions. At high prices, the customers use other vegetables.
Supply and demand curves cross at a certain price (20 cents a pound in the example). When this is the market price, suppliers will offer just the quantity that users wish to buy. At any higher price, farmers will produce more onions than consumers are willing to buy, and competition among farmers will force the price down. At prices lower than equilibrium, purchasers will demand more onions than are available, and the scarcity of onions will drive the price up.

BUTTERFLY

A butterfly begins its life as a tiny egg, which hatches into a caterpillar. The caterpillar spends most of its time eating and growing. But its skin does not grow, and so the caterpillar sheds it and grows a larger one. It repeats this process several times. After the caterpillar reaches its full size, it forms a protective shell. Inside the shell, an amazing change occurs–the wormlike caterpillar becomes a beautiful butterfly. The shell then breaks open, and the adult butterfly comes out. The insect expands its wings and soon flies off to find a mate and produce another generation of butterflies.
Butterfly caterpillars have chewing mouthparts, which they use to eat leaves and other plant parts. Some kinds of caterpillars are pests because they damage crops. One of the worst pests is the caterpillar of the cabbage butterfly. It feeds on cabbage, cauliflower, and related plants.
Adult butterflies may have sucking mouthparts. The adults feed mainly on nectar and do no harm. In fact, they help pollinate flowers. Many flowers must have pollen from other blossoms of the same kind of flower to produce fruit and seeds. When a butterfly stops at a flower to drink nectar, grains of pollen cling to its body. Some of the pollen grains rub off on the next blossom the butterfly visits.
Kinds of butterflies
Scientists group the thousands of species of butterflies into families, according to various physical features the insects have in common. The chief families include (1) skippers; (2) blues, coppers, and hairstreaks; (3) brush-footed butterflies; (4) sulphurs and whites; (5) metalmarks; (6) satyrs and wood nymphs; (7) swallowtails; (8) milkweed butterflies; and (9) snout butterflies. Each of these families has species in North America.

The life cycle of butterflies
The life of an adult butterfly centers on reproduction. The reproductive cycle begins with courtship, in which the butterfly seeks a mate. If the courtship proves successful, mating occurs. Butterflies use both sight and smell in seeking mates. Either the male or the female may give signals, called cues, of a certain kind or in a particular order. If a butterfly presents the wrong cue, or a series of cues in the wrong sequence, it will be rejected.
In courtship involving visual cues, a butterfly reveals certain color patterns on its wings in a precise order. Many visual cues involve the reflection of ultraviolet light rays from a butterfly’s wing scales. The cues are invisible to the human eye, but butterflies see them clearly. The visual cues help the insects distinguish between males and females and between members of different species.
Usually, a butterfly that presents an appropriate scent will be immediately accepted as a mate. The scent comes from chemicals, called pheromones, that are released from special wing scales. A pheromone may attract a butterfly a great distance away. In most cases, the male butterfly dies soon after mating. The female goes off in search of a place to lay her eggs. She usually begins laying the eggs within a few hours after mating.
Every butterfly goes through four stages of development: (1) egg, (2) larva, (3) pupa, and (4) adult. This process of development through several forms is called metamorphosis.